27 Eylül 2007 Perşembe

...

Kuzularım bugün onuncu aylarını doldurdu. 10 ay iki gün önce karnımdaydılar ve ben bir an önce doğsunlar da göreyim neye benziyorlar diyordum, 10 ay geçti bile. (zaten doğdular da, millet 40 hafta nasıl bekliyor hiç bilemiyorum. Ben 36 hafta zor dayandım) Söyleyince inanılmaz geliyor. Dile kolay, 10 ay. Zaman enteresan bir şey. İçindeyken geçmek bilmiyor da geçip gittikten sonra fark ediyorsun ki su gibi akıp gitmiş. Tek tek saatleri sayıyorduk annemle, gece uykusuna yattılar mı oh, bir gün daha büyüdüler diye seviniyorduk. O kadar ufaklardı ki, kollar değnek, bacaklar hindi boynu gibi buruş buruş, kulaklar kağıt gibi, bir tarafından baktın mı arkası görünüyor... Hele cingözüm minikten de minik, minicikti.


mavişim...





cingözüm...





Bugünlerde ise akşamı nasıl ettiğimi bilmiyorum. Hiç durmuyoruz. ayaktaysak oturmaya, oturuyorsak ayağa kalkmaya, ikisi de olmazsa emekleyerek en olmayacak yere gitmeye çalışıyorlar. Alt değiştirmek bir işkence. Güreş tutmuşa dönüyorum her seferinde. Popolarında kakaları, ayağa kalkmaya daha da fenası oturmaya çalışıyorlar. Eskiden yatırırdım ikisini de yanyana, açardım altlarını, birini bağlayana kadar öbürü havalanırdı. Şimdi ne mümkün. Yanyana koysam birbirlerinin üstüne çıkarlar.
Çok eğlenceliler ama. İnsanın bir tane çocuğu olması nasıl birşey bilmiyorum ama böylesi çok eğlenceli. Birbirlerinin elinde ne varsa onu kapmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken hiç sesleri çıkmıyor ama, ne bir bağırma ne bişey. O anda kıymete binen her ne ise çekiştirip duruyorlar. Bazen maviş kendi kendine güzel güzel oynarken öbür cadı elindekini ona doğru uzatıyor. Ama sanki yanlışlıkla olmuş gibi. Maviş farketmezse biraz daha yaklaştırıyor. Fark edip de almaya kalktığında ise hemen geri çekiyor.:D Hadii, tekrar itiş kakış. Mavişim cingöze çok düşkün, onu gördü mü deliriyor, kahkahalar, çığlıklar... Zaten söylediği ilk anlamlı kelime de cingözün adı oldu. Cingöz, cingöz, cingöz diye dolanıyor ortalıkta :D Onun saçını okşuyor, fazla kaptırırsa yolmaya başlıyor, o ayrı.


maviş...












cingöz


Dün birisi bana "eee, nasıl bir duygu anne olmak?" dedi, ne cevap vereceğimi bilemedim. Bu soru altısı yaşayan sekiz çocuk doğuran anneanneme sorulsaydı ne yapardı acaba? Muhtemelen bön bön bakardı soruyu soranın suratına. Zaten o zamanlarda kimse de kimseye böyle şeyler sormazdı. Herşeyi fazla mı abartıyoruz? Kendimizi çok mu önemsiyoruz çocuk doğurduk diye. Bebeği olan kadınların hep yakındığını duyuyorum, ay şöyle zor vay böyle zahmetli... (ya sen ağaçkakan? sen yakınıyor musun?) Ne kadar zor ve ulvi bir iş yapıyorlarmış. Hep bir kendini önemsetme çabası. Sonuçta anne olunca başka bir boyuta geçmiyorsun, yeryüzündeki tek ya da ilk anne de sen değilsin. E nedir yani? Sonuçta binlerce yıldır tüm kadınların, tüm dişi hayvanların yaptığı şeyi yapıyorsum. Yaptığımız şeye biraz daha anlam yüklüyoruz, hepsi bu. İyi insan olsun, mutlu olsun, şöyle müzik dinlesin, kitap sevsin...
Ben mi odunum bilmiyorum ki? Biraz daha salak, çok çok unutkan, alışılmadık bir şekilde kıskançım. Ama bir duygu denizinde yüzüyor da değilim.

İşte seni sobeliyorum deli, eee, nasıl birşey anne olmak? Aslında çobanı, misoyu ve öteki anneleri de sobelemek isterdim ama burayı senden başka okuyan yok :))

6 yorum:

Köşenin Delisi dedi ki...

valla bugün iki kez sobelenmişim ne ara yazcam bakalım :)))

Canım benim kutlu olsuın onuncu ayları:) Nice aylara yıllara, sağlıkla, huzurla :)

kecilerin cobani dedi ki...

hii, agackakan askol kaskol. yalniz seni bloglines'a koymamisim, ben ordan daha sık takip ediyorum bloglari, oteki turlu basa cikamiyorum. bugun onu da yaptim.
ebeyim.
mutlu kutlu saglikli olsunlar. demek ilk muma 2 ay kaldi.
ben 41.haftanin sonu, 42.haftanin basi dogurdum. hatta isten ayrilip o kadar guzel dinleniyordum ki biraz daha boyle kalsam dedigimi hatirliyorum. deniz de beni kirmamis.

miso dedi ki...

Ağaçkakan, teessssüüfff ederim, teessürlerimi bildiririm (bunun gibi olan başka kelime olsa onu da yazardım) Taşındık diyoruz ama inanmayın, henüz in modundayız. Okuycam, çok da istiyorum ama inan yeni yeni insan hallerine geçiyoruz.

Ve bu annelik durumlarını da yazacağım. Hastasıyım konunun. Çok da dürüstümdür.

Kızları öperim. Çok tatlılar

marruu

Ağaçkakan dedi ki...

Ay utandım, birisinin arkasından dedikodu yaparken yakalanmış gibi hissediyorum kendimi :)Bozuk atıyorum gibi olmuş. Benimki durum tespitiydi sadece.
Ama ne yalan söyleyim çok sevindim sizleri de görünce. Miso, Çoban güne gülümseyerek başlamamı sağladınız, allah sizden razı olsun:D
Delicim sobe mobe hikaye,sadece başkalarının nasıl hissettiğini merak ediyorum.

Kıç Kıça dedi ki...

Ben hiç anne gibi hissetmiyorum..
(O iğrenç espriyi yapıcam hazırlanın) Bir ara hisseder gibi olmuştum Elif hamileyken. Meğer gazmış.. Hehehe... :)

Kıç Kıça dedi ki...

Bu arada biraz daha geç yorum yazsaymışım ilk yaşlarına yazacakmışım yahu. Olsun birinci yıldan önce yakaladım.