4 Ekim 2007 Perşembe

Katil uşak mıymış hakkaten?

Son günlerde kitap okumaya zaman ayırıyorum. Daha doğrusu yapmam gereken şeyleri yapmak yerine kitap okuyorum. Bütün işleri mümkün olduğunca erteliyorum. Ütü mesela, 10 gün falan oldu herhalde, üstüne tekrar çamaşır yıkandı da, tekrar çamaşır birikti bile. Ütülenecekler tepesi dağ halini alma yolunda.(yarın bu gidişe bir dur demeli!!)
Ben hep böyleydim zaten. Plan program yapar, planladığım o işleri hep erteler canımın istediğini yapar sonra da ne bu düzensizlik diye sinirlenirim. Hele ki kitap mevzu oldu mu babamı tanımam. Şöyle normal normal, sayfa sayfa okumam kitabı, sömürürüm: 500 sayfa mı, yarına biter. Tabi okuduğum şeyi sevmem koşuluyla, yoksa ver 50 sayfa ders notu bak kaç gün sürünüyor. Babamı tanımam ama kızlarımı tanımak durumundayım, sıkıysa tanıma! Onlara ait zamanımdan çalamayacağım için -gerçi bütün zamanım onların da- diğer şeyleri erteliyorum: evin işleri ve uyku...

Okuduğum da atla deve değil sonuçta, bol bol polisiye, biraz best seller -30'una yaklaşmış kadın komiklikleri. Okuma ihtiyacımı karşılayacak ama kafamı yormadan hemen bitirebileceğim şeyler yani.

Gerçi ben oldum olası severim polisiyeyi. Film, dizi, roman, kaliteli, basit farketmez. Bir dönem gece yarısına doğru arka arkaya polisiye diziler çıkıyordu televizyonda. Oturur hepsini izlerdim sabahın üçüne, dördüne kadar. Sonra rüyamda millet birbirini kovalardı ben de bakardım.

Burada, zaten sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen kitapçıların birinde Agatha Christie'nin bir sürü kitabını buldum. Körün istediği bir göz Allah vermiş iki göz (böyle miydi bu söz?).Hem kolay okunuyor hem polisiye, üstüne üstlük zekice yazılmış. Dadandım oraya, on günde falan bir gidip iki üç tane alıyorum. Adamla ilişkimiz bitti mi abla, bebekler nasıl düzeyine ilerledi. Bu yaşında hala annesinin "yabancılarla konuşma kızım" öğüdünü dinleyen biri olarak (bakınız: asosyalin allahı)benim edebileceğim en derin sohbet budur, ötesi yoktur.

Yıllar var ki Agatha Christie okumamıştım. Bir Miss Marple, bir Hercule Poirot, bir tiyatro oyunu, bir de öykü kitabı okudum şimdilik. Öyküler daha ziyade korku türündeydi, hayaletler falan. Zaten öykü sevdiğim bir tür değildir, hemen biter, kesmez beni. Okudum yine de, gerçekten korkutucuydu, gerdi. Her iki romandan sonra da "aaaa Brad Pitt'le Edward Norton aynı adammış!" hissi yaşadım. Helali hoş olsun verdiğim paralara dedim. Sonra hatırladım, eskiden de böyle şaşırtırdı beni, sokaktan adam geçti yazsa aha da katil bu olmasın sakın olurdum. Polisiye yazacaksan böylesini yazacaksın. Yoksa üçüncü sayfada katil belli olsun, niye okuyayım ki onu ben? Sonra şiddet de yoktur Agatha Christie'de. Amcam ya da teyzem mırıl mırıl araştırır olayı, ne kimse kimseyi kovalar ne de katil terminatördeki civa adam misali hortlar durur.

Grange okurum mesela, hoşuma da gider ama sonu bir türlü oturmaz, birşeyler eksik kalır. Ayyy, en fenası Ahmet Ümit okumuştum bir kere. Patasana'ydı romanın adı. Bulana kadar kaç kitapçı gezmiştim. Hititler diyordu tanıtımında, hem tarih hem polisiye, tutmayın beni... Sonuç: bittiğinde Ahmet Ümit karşıma çıksa evire çevire sopalardım adamı kitap diye bunu mu yazdın diye. Neymiş Türkiye'nin en bi polisiye yazarıymış! Papucumun polisiyesi! Gerçi ara sıra düşünüyorum adama bir şans daha versem mi diye. Ama riski göze alamıyorum. O da Patasana'ya benzerse karşıma çıkmasını beklemem, neredeyse bulur öyle döverim, para mı da geri isterim.

Ara verdim biraz, David Liss okudum, Kağıt Komploları. Güzeldi. Okumadığım yeni bir kitabı yayınlanmış, programa aldım. Hele bitsin şu elimdekiler... Şimdi Marian Keyes okuyorum. Dilini seviyorum (çünkü sözlük kullanmadan orijinalinden okuyabildiğim ender yazarlardan, e bi de komik). Bitsin, döneceğim Agatha Teyzeme...

9 yorum:

kecilerin cobani dedi ki...

kakancim, cok katiliyorum sana. ahmet umit acayip bir hayalkirikligi.
grangenin tum serisi var, kurtlar imparatorlugunun filmini de sevdim. bi de tas meclis var ama onu izlemedim.
ve de a.christie...bende sanirim tum kitaplari var. oyle gunde bir kitap seklinde okumustum, ozellikle deniz kucukken cok rahat olmustu kafam.

jasmingreentea dedi ki...

bu yazıda çok "al benden de o kadar" dedim okurken. özellikle de ahmet ümit, adam tam bir pazarlama rezaleti. piyasada türk polisiyeciye ihtiyaç var diye çıkarmışlar herhalde ama yazamıyor adam ya, tıkanmış, mevzu yok-üslup yok. diğer polisiye seçimlerinde de zevklerimiz pek uyuştu. ben de nedense son bir iki senedir polisiyeyi bolca okuyorum, artık kafa kaldırmıyor diğerlerini malesef.

Köşenin Delisi dedi ki...

boşver ütüyüüüüüüüüüü ütü neymiş!! Bu benim en sevdiğim felsefelerimden biri hihihi

Ben de çok okurdum gerilimli kitaplar eskiden... eskiden dememden çıkarımım şu ki, artık pek okumuyorum galiba...ama şimdi çoban da deniz küçükken iyi oluyodu diyince...başlasam mı yine acaba..

Ağaçkakan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Ağaçkakan dedi ki...

Demek ki neymiş: çocuk büyütüyorsan polisiye iyi gidiyormuş. Hamileler için alışveriş listesine eklensin!
Çoban bir de kızıl nehirlerin filmi vardı galiba. Hiç birini izlemedim galiba. Okuduklarımın film hali genelde hayal kırıklığı yaratıyor bende.
jasmin hoş geldin. Kitap tavsiyelerine açığım. Madem zevklerimiz uyuşuyor kör uçuşlar yapmaktansa rehberliğine güvenirim.
Çoban yukarıda yazanlar senin için de aynen geçerlidir.
Delim sen neler okuyorsun bu aralar? Şahsen Agatha teyzeyi şiddetle öneririm. Gerilim falan değil polisiye en babasından. Sen bir ara grange'a sarmamışmıydın? Beni de sen tanıştırmıştın yanılmıyorsam.

Köşenin Delisi dedi ki...

Grange'ın yeni kitabı çıkmış kakancım ama ben daha bi önce çıkanı bile okuyamadım aldığım halde...bi de kızıl nehirler'in kitabına bayılmış, filminiyse pek sevmemiştim ben...eeeee hatta uyumuştum izlerken :)) Ben Harry Potter'a başladım, bir-iki filmini görmştüm ama kitabını hiç okumamıştım. Gayet hafif ve de eğlenceli...Orhan Pamuk'un İstanbul'una başladım bi de, hani şu otobiyografik olan (romanlarını okuyamıyorum ben bu adamın)..ve de iki aya yakındır süründürdüğüm Olasılıksız diye bi kitap...bi zaman biter elbet :))

Ağaçkakan dedi ki...

Hary Potter mi, hastasıyım. Son kitabın çevirisini dört gözle bekliyorum. Kuzenlere diye almıştım, ben kaptırdım vermedim de çocuklara kitapları...
Anca ödünç veriyorum :)
Taş Meclisi vardı bundan önce, güzeldi de ama sonu pek olmamış gibi geldi bana. Sonuncuyu almadım henüz.
Bi de şu olasılıksız'ı merak ediyorum, nedir mevzu?

Ben Ona Resmen Asigim dedi ki...

Merhaba , bende Agatha Cristie delisiyimdir. Kuzenimle beraber sahaflardan eski basımlarını bile bulup okuruz. hatta kuzenimde tüm yazdığı kitapların listesi var almadan bakıyoruz.

Ahmet Ümit hiç okumadım ama merak ediyordum acaba türklerde polisiye yazabilir mi diyordum? İyiki denememişim. Sağolun yorumlarınız için.

Sanırım bebekliyken en rahat yapılacak şey ya dvd seyretmek ya da kitap okumak. Bebek arıza moduna geçti mi kapat, sonra kaldığın yerden devam et.

Ama Harry Potter sanırım hiç okumayacağım bir kitap zaten ben böyle popüler kitaplara karşı biraz ön yargılıyımdır. Bir de sihir mihir bana biraz çocuk kitapları gibi geliyor. Ne filmini seyrettim ne de kitabına baktım. Tabii oğlum biraz daha büyünce bakıp okumak zorunda kalabilirim. Şimdiden de büyük laflar etmemek lazımdır :D

Ağaçkakan dedi ki...

Meraba Boranın annesi
Harry Potter çocuk kitabı zaten, ama seviyorum n'apıyım?
Ben küçükken Afacan Beşler, Gizli Yediler serileri vardı. Hastasıydım. O tadı veriyor bana.
Agatha Cristie'nin üstüne yok herhalde polisiyede.