mavişim...
cingözüm...
Bugünlerde ise akşamı nasıl ettiğimi bilmiyorum. Hiç durmuyoruz. ayaktaysak oturmaya, oturuyorsak ayağa kalkmaya, ikisi de olmazsa emekleyerek en olmayacak yere gitmeye çalışıyorlar. Alt değiştirmek bir işkence. Güreş tutmuşa dönüyorum her seferinde. Popolarında kakaları, ayağa kalkmaya daha da fenası oturmaya çalışıyorlar. Eskiden yatırırdım ikisini de yanyana, açardım altlarını, birini bağlayana kadar öbürü havalanırdı. Şimdi ne mümkün. Yanyana koysam birbirlerinin üstüne çıkarlar.
Çok eğlenceliler ama. İnsanın bir tane çocuğu olması nasıl birşey bilmiyorum ama böylesi çok eğlenceli. Birbirlerinin elinde ne varsa onu kapmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken hiç sesleri çıkmıyor ama, ne bir bağırma ne bişey. O anda kıymete binen her ne ise çekiştirip duruyorlar. Bazen maviş kendi kendine güzel güzel oynarken öbür cadı elindekini ona doğru uzatıyor. Ama sanki yanlışlıkla olmuş gibi. Maviş farketmezse biraz daha yaklaştırıyor. Fark edip de almaya kalktığında ise hemen geri çekiyor.:D Hadii, tekrar itiş kakış. Mavişim cingöze çok düşkün, onu gördü mü deliriyor, kahkahalar, çığlıklar... Zaten söylediği ilk anlamlı kelime de cingözün adı oldu. Cingöz, cingöz, cingöz diye dolanıyor ortalıkta :D Onun saçını okşuyor, fazla kaptırırsa yolmaya başlıyor, o ayrı.
maviş...
cingöz
Dün birisi bana "eee, nasıl bir duygu anne olmak?" dedi, ne cevap vereceğimi bilemedim. Bu soru altısı yaşayan sekiz çocuk doğuran anneanneme sorulsaydı ne yapardı acaba? Muhtemelen bön bön bakardı soruyu soranın suratına. Zaten o zamanlarda kimse de kimseye böyle şeyler sormazdı. Herşeyi fazla mı abartıyoruz? Kendimizi çok mu önemsiyoruz çocuk doğurduk diye. Bebeği olan kadınların hep yakındığını duyuyorum, ay şöyle zor vay böyle zahmetli... (ya sen ağaçkakan? sen yakınıyor musun?) Ne kadar zor ve ulvi bir iş yapıyorlarmış. Hep bir kendini önemsetme çabası. Sonuçta anne olunca başka bir boyuta geçmiyorsun, yeryüzündeki tek ya da ilk anne de sen değilsin. E nedir yani? Sonuçta binlerce yıldır tüm kadınların, tüm dişi hayvanların yaptığı şeyi yapıyorsum. Yaptığımız şeye biraz daha anlam yüklüyoruz, hepsi bu. İyi insan olsun, mutlu olsun, şöyle müzik dinlesin, kitap sevsin...
Ben mi odunum bilmiyorum ki? Biraz daha salak, çok çok unutkan, alışılmadık bir şekilde kıskançım. Ama bir duygu denizinde yüzüyor da değilim.
İşte seni sobeliyorum deli, eee, nasıl birşey anne olmak? Aslında çobanı, misoyu ve öteki anneleri de sobelemek isterdim ama burayı senden başka okuyan yok :))