10 Aralık 2007 Pazartesi

Sosyalleştik

Kızlar yürümeye başladığından beri yeni yeni ilkler yaşıyoruz biz de. Biraz daha birşeylerden anlar oldular. Gel, git, ver, al... Anlamaları riayet edecekleri anlamına gelmiyor tabii.

Geçen hafta sonu arkadaşlarımızın davetiyle havanın güzel olmasından cesaret alarak ilk "tabiat ortamı" gezimizi yaptık. Asıl amaç çocukları değil beni havalandırmaktı aslında. Son zamanlarda patlamaya hazır parça tesirli bomba şeklinde geziyorum. Patladığımda kimi yaralayacağım belli olmuyor.

Neyse, 45 dakika mesafede bir at çiftliği varmış, oraya gittik. Biz hazırlanıp da, evden çıkıp da oraya ulaşana kadar havanın güzelliği pek kalmamıştı, dolayısıyla daha çok lokanta kısmında vakit geçirmiş olduk. Yaşadığımız şehirde park bahçe gibi yerler yok, çocuklar ilk defa çimen görüyor. S oturdu kaldıramıyoruz, öldür Allah adım atmıyor. J keyfe geldi, dere tepe dümdüz sırıtarak geziyor. Çimenler o kadar fantastik geldi ki çocuklara at kısmına geçiş yapamadık. Hava soğuyunca da içeri geçtik. Masaya yerleştik. İki yıl aradan sonra ilk biramı söyledim. Yemekler geldi. Derken J'yi daha fazla zapt etmek mümkün olmadı, saldık aşağı. Yavru ilk defa ev dışında bir mekanda test ediyor yürüyüşünü. Bir süre el ele gezdikten sonra bağımsızlığını ilan etti küçük hanım. O önde babası arkada dört dönüyorlar lokantada. Allahtan mekan boştu. Bizden başka ya bir masa vardı ya iki. Benim ana yüreyim el vermedi, S'yi de ben aldım. Bizim acemi yaya anasının kızı olduğunu bir kez daha ispatladı. El ele gidiyoruz, zık diye duruyor. Kafamı kaldırıp bakıyorum, iki metre ileride bir insan; büyük küçük, kadın erkek fark etmiyor. Dönüyoruz gerisin geri. Asosyal yavrum benim. Hedefimiz J. Ama hem başkalarıyla karşılaşmamak için dolanıp duruyoruz, hem de hedefimiz sabit değil. 4-5 yaşlarında iki kız var onların peşine takılmış, arkadaş olacakmış. Kızların yolunu kesiyor lololo diye bağırarak. Kahkahalar atıyor. Bu kadar sosyallik beni bozar, kesinlikle baba tarafına çekmiş bu çocuk.

Sonuçta bira içtim mi içmedim mi bilemedim. Arkadaşlarla iki laf edemedik. Velet kısmı arabaya biner binmez uyudu. Ben de buna şükrederek arbada sakin sakin gitmenin keyfiyle yetindim.

4 yorum:

Köşenin Delisi dedi ki...

fantastik çim ha hihihihi kuzularım yaaa... s'yi yerim ben, gelsin buraya bizim asosyaller grubumuzun içinde sosyalleştirelim onu hehe :)

kecilerin cobani dedi ki...

oh ooohh. yasasin. artik daha zevkli fekat daha da zorlasti mi isler?
kolay gelsin agackakancim. kizlari yirim.

Ağaçkakan dedi ki...

Değil mi Delicim, birer kitap alıp çekiliriz köşelerimize. Ooh mis gibi. Asosyallik gibisi var mı?

Ağaçkakan dedi ki...

Çoban tereciye tere satmak gibi olmasın ama giderek daha da eğlenceli oluyorlar.
Zorlaştı mı bilmiyorum aslında, sağolsun çok iyi bir bakıcımız var ve hayatı benim için çok kolaylaştırıyor. Herşeye tek başıma koştururken- ki yanımda annem varken de o yorulmasın, siniri oynamasın diye herşeye ben koşturuyordum- haliyle herşey daha zordu. Bir de şimdi biraz laf anlamaya başladılar, oyunlar daha uzun sürmeye başladı. Oda oda gezip orayı burayı dağıtıyoruz hep beraber, hadi kitaplığı indirelim, aaaa çamaşır sepetini de boşaltabiliriz sonra da sepetin içine biz girip otururuz şeklinde geçiyor günler.
Zor mor bugünlerin keyfini çıkarmak gerek değil mi? Baksana Deniz büyümüş de okullu olmuş da sen işe başlamışsın. Ömür geçiyor işte...